Röportaj: Pınar YILMAZERLER
Sıla, “Modern arabeskçi misiniz” sorusuna yanıt verdi: “Ben her şeye açığım aslında. Bana ‘neo-arabeskçi’ diyenler var. İstedikleri tanımı kullanabilirler. Ben yaptığım müziği adlandırmıyorum. Fakat arabesk bir iş yaptığımı düşünmüyorum.”
Kimi “Çok zevksiz giyiniyor” diyor, kimi “Şarkıları arabesk gibi, son dönemin arabeskçisi” yorumu yapıyor. Kimi de çıkıp “Sezen Aksu’nun tahtına en büyük aday” iddiasında bulunuyor. İyi hoş da tüm bunlara Sıla ne diyor? Bir toplantı arasında yakaladığım ünlü şarkıcıya merak ettiğim her şeyi sordum.
Nedir bu son zamanlardaki Sıla fırtınası?
- Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Bir de çok çalışıyoruz, gayretliyiz. Yola baş koymak gerekiyor.
Hangi ünlüye sorsam “Çok çalışıyorum” diyor. Ama herkes başarılı olamıyor. Başka bir şey olmalı…
- Bu okul zamanlarındaki gibi bir şey; hani “O kadar çalıştım ama sınavdan 1 aldım” derlerdi ya… Yani doğru yerlere çalışıyorsunuz, öyle mi?
- Evet, doğru yerlere çalışıyorum. Ya da çalışıyorum zannedip kendimi oyalamıyorum. Tabii biraz yetenek de var. Yani budur, başka ne olacak başarının sırrı zaten?
SEVDİKLERİMİ KORUMAK
İÇİN IŞIKLARDAN UZAĞIM
Sizin için “10 sene sonranın Sezen Aksu’su” diyorlar. Katılıyor musunuz?
- Erken diyorlar diye düşünüyorum. Şarkı yazarı ve icracı olmak, ikisinin bir arada bulunması daha başka bir yere oturtuyor sizi. Kendi söylemek istediğiniz şeyi, bakış açınızı, düşüncenizi, ruhunuzu yansıtıyorsunuz. Birebir geçiyorsunuz karşı tarafa. E bir de karşılık bulursa ve ortak çıkarsanız insanların davranışlarına, hüzünlerine, o zaman daha başka bir yere oturuyorsunuz. Bir de samimiyse yaptığınız ki -en önemlisi budur- o zaman tabii şahane oluyor her şey.
Hiçbir sansasyonel şey yaşamadan sadece müzikle var olabilmek mümkünmüş, siz bunun en iyi örneklerindensiniz...
- Benim gece hayatım yok. Tabii yemeğe gidiyorum, arkadaşlarımla eğleniyorum, dışarı çıkıyorum ama sadece kendimi korumak adına değil, sevdiğim insanları korumak adına da ışıklardan uzak kalmaya gayret gösteriyorum. Işıklar bana işim sebebiyle yanıyorsa, o zaman sadece işim sebebiyle kameralar önünde olmayı tercih ediyorum. Özel hayat da özel hayattır. Zaten şarkılarımda fazlasıyla yazıyorum başıma gelenleri yahut duygularımı. Bir de ben yapım gereği insanlarla kavga eden, küsen, bağıran çağıran biri değilimdir. Hele ki bunu tanıdığım birine mikrofonlar aracılığıyla yapmak bana son derece sahte ve yavan geliyor. Bir derdim varsa da bir telefon kaldırır söylerim söyleyeceğimi.
BEN DUYGULARIMI
KAZANCA ÇEVİRDİM
Yıllardır elini tuttuğunuz birini göremedik. Hangi arada aşk yaşayıp da bunu şarkılarınıza yansıtıyorsunuz?
- Hepimizin bir gençliği var.
Biz hâlâ gençlik aşklarınızı mı dinliyoruz yani, hiç inanmam!
- Mutlaka bu süre içinde yaşananlar oldu. Yaşamamak için taş olmak lazım. Anlatıyorum zaten şarkılarla.
Aşklarınızdan para kazanıyorsunuz, farkında mısınız?
- Duygularımı kazanca çevirdim, çok çakalmışım ben yahu! Şaka bir yana, hepimizin yaşadığı şeyler ortak. Hiçbirimizin aşkı diğerinden farklı değil. Hiçbirimizin ayrılık acısı, birbirinden farklı değil. Daha okkalı değil yani. O yüzden yakın geliyor insanlara yazdıklarım.
KENDİ SAZLARIMIZI
NEDEN KULLANMAYAYIM
Bu dönemin modern arabeskçisi misiniz peki?
- Ben her şeye açığım aslında. Bana “neoarabeskçi” diyenler var. İstedikleri tanımı kullanabilirler. Ama ben yaptığım müziği adlandırmıyorum. Hiçbir şeye ad koymayı sevmem. Fakat arabesk bir iş yaptığımı düşünmüyorum. Kullandığım birtakım alaturka sazlar var. Kültürümüzde var ve bunlardan hoşlanmamanın ciddi bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Ud, darbuka bizim sazlarımız. Muhteşem bir bağlamamız var. Neden kullanmayalım ki!
Bir de prodüktörlük işine soyundunuz bu kez, nasıl gidiyor işler?
- Gökhan Keser bana bir yıldır vokal yapıyor. Şahane bir çocuk. Ona bir maxi single yaptık Efe’yle beraber. “Bir de prodüktör olalım bakalım” dedik. Her şeyi hazırladık, çok az bir zaman kaldı. Yakında onun şarkılarıyla tanışacaksınız.
Nasıldı prodüktör olmak?
- Vesveseli biraz. Büyük sorumluluk gerektiriyor. Bir de çok iyi olması için korkunç bir efor sarfediyorsunuz. Kendinize rahatça bağırıp çağırabilecekken, karşınızdakine bunu biraz daha usulünce yapmanız lazım. Ama çok keyifli tabii. Başka bir kariyere can katmak müthiş.
ÇALIŞMAZSAM ÖLÜRÜM
Bu seferki albüm konserleri sanki öncekilere göre daha yoğun, değil mi?
- Biraz daha yoğun ama benim çok hoşuma gidiyor. Çünkü ben çalışmazsam ölürüm. O yüzden günümün yoğun geçmesi, koşturmak bana çok iyi geliyor. Beni zinde tutan bu zaten. Ne kadar çok şarkı söylersem, ne mutlu bana!
Bir sonraki albümünüz için büyük büyük aşklar diliyorum size…
- O şarkıların çıkması için çok fazla huzur olmaması lazım bana!
KIYAFET ELEŞTİRİLERİNE ÇOK GÜLÜYORUM
Son zamanlarda kıyafetlerinizle ilgili çok eleştiri alıyorsunuz…
- Bu benim çok hoşuma gidiyor. Çünkü hayatıma magazin katıyor. Bazen eleştirileri haklı buluyorum, bazen de çok gülüyorum. Ben rahatına düşkün biriyim. Konsere çıkarken şık bir elbisenin altına spor ayakkabı giyebiliyorum. Önemli olan benim konforum. Şarkı söylüyorum ben, defileye çıkmıyorum ki! Dolayısıyla Barbie bebek olmak yerine biraz daha rahat edebileceğim şeyler benim için daha uygun!
Hürriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder